Ne Mutlu Türk'üm Diyene

Yaban Mersini’nin Doğuşu (Blueberry)

Ilıman iklim kuşağına uyum sağlamış bir meyve türü olan yaban mersini (blueberry), ülkemizde aynı zamanda yaygın olarak ‘mavi yemiş’ olarak da adlandırılmaktadır. Botanik anlamda gerçek üzümler grubuna girmektedir. Dünya genelinde bakıldığında gerek taze tüketim gerekse gıda endüstrisinde kendisine yaygın bir kullanım alanı bulmuş olmasına rağmen ülkemizde maalesef yetiştiriciliği fazla yapılmamakta ve gereken ilgiyi görememektedir.

Yaban mersini üzerine yapılan ilk çalışmalar İngilizlerin Amerika kıtasına yerleşmesinden sonra başlamıştır. Amerika kıtasındaki yabani Vaccinium türlerinin yerli halk tarafından toplanıp tüketildiğini gören İngilizler 300 yıla yakın bir süre bu meyvenin az miktarda yetiştiriciliğini ve ıslahını yapmışlardır.

Yaban Mersininin Doğuşu, İlk Nerede başladı

15 Kasım 1910’da Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı Bitki Endüstrisi Bürosu’nun 193 No’lu Bülteni “Experiments in Blueberry Culture” başlığını taşıyordu. 1906’da Frederick Vernon Coville, doğadan yaban mersini hasat etmek yerine yaban mersinini kültüre almanın mümkün olması gerektiğine ikna oldu. Washington D.C.’den Greenfield, New Hampshire’daki küçük bir çiftlikte taşındıktan bir yıl sonra, etraftaki tarlalarda gelişen cılız ve uzun boylu yaban mersini tohumlarını çimlendirmeye başladı. Yaban mersini yetiştiriciliği ve ıslahının tarihi burada başladı.

Kültürel Gereksinimler

Coville’in ilk çalışmalarına kadar, yaban mersininin nakledilemeyeceğine veya yetiştirilemeyeceğine kuvvetle inanılıyordu. Ticari amaçlarla yaban mersini yetiştirmek için birçok deneme yapıldı, fakat başarı sağlanamadı. Yetiştirmede başarılı olunamasa da, doğadan toplanan yaban mersini meyveleri yerel pazarlarda satıldı. Yaban mersini meyvelerinin ekonomik potansiyeline ikna olan Coville, çabalarını farklı yetiştirme yöntemlerini test etmeye ve toprak gereksinimlerini incelemeye odakladı. Yaptığı araştırmalarda yaban mersininin öncelikle tohumlardan üretilebileceğini ve bitkinin iyi drene edilmemiş asidik topraklarda daha iyi büyüdüğünü tespit etti. Aynı araştırmada, bitkileri aşılama, dal ve kök çelikleri gibi vejetatif çoğaltma teknikleri vb. farklı yöntemleri değerlendirdi. Ayrıca ilkbaharda normal yapraklanma ve çiçeklenebilmesi için kış soğuklama dönemine ihtiyaç (vernalizasyon) olduğu belirlenmiştir.

mavi yemiş (blueberry)
maviyemiş (blueberry)

İlk Yabanmersini Yetiştiriciliği ve Sonrası

1905’te Greenfield’deki çiftliği satın aldıktan sonra, Coville ailesi yazları bölgedeki yerli yaban mersinlerini gözlemleyerek çok zaman geçirdi. Temmuz 1908’de, ilk üstün seçim Coville çiftliğinin yakınında belirlendi ve « Brooks » olarak adlandırıldı. Açık mavi renkli, iri, sert, sulu ve aromalı meyveleri vardı. Birkaç yıllık başarısızlıkla sonuçlanan, kendi kendine polinasyon veya çaprazlama denemelerinden sonra, Coville, melezlemenin çeşitli görünüm ve özelliklerde bitkilerle, ancak aynı sayıda kromozomla daha başarılı olduğu sonucuna vardı. Bu nedenle, üremesine dahil etmek için iki yaban mersini daha seçti: Greenfield’den (1909) « Russel » ve New Jersey’den (1911) « Sooy », birkaç yıl sonra « Grover » ve « Chatsworth » izledi. Şaşırtıcı çalışmasından 14 ticari çeşit ve 9 Ocak 1937’deki zamansız ölümünden sonra 15 tane daha yeni çeşit piyasaya sürüldü. 1992’de ABD’deki yaban mersini arazisinin %75’inin Coville’in çeşitleri tarafından kaplandığı düşünülüyordu. Bunlardan başlıcası, dünyanın bir yerinde hala yetiştirilmektedir: Bluecrop. Diğerleri çoğumuza tanıdık gelmelidir: Jersey, Blueray, Berkeley, Earliblue, Croatan…

Whitesbog, N.J.’de ticari bir yaban mersini yetiştiricisi olan Elizabeth C. White, ‘Experiments in Blueberry Culture‘ okuduktan sonra Dr. Coville ile temasa geçti ve teşvik ve yardım teklifinde bulundu. Yabani üreme materyali seçimi, fide yetiştirme ve çeşit seçimi konularındaki işbirliği sonraki 26 yıl boyunca devam etti. 1920’de ‘Pioneer’ üreme çabalarından çıkan ilk çeşitti, ancak bugün hala yetiştirilen ‘Rubel’ 1912’de piyasaya sürüldü. Bu erken kültürel çalışma ve çeşitlilik geliştirme, New Jersey’deki ticari yaban mersini ekimlerinin temelini oluşturdu.

İlk dikim 1924’te Michigan’da, 1928’de Kuzey Karolina’da ve 1930’larda Washington’da ve diğer eyaletlere yayıldı. ABD Sayım Bürosu’na göre 1949’da New Jersey’de 1.082 hektar, Michigan’da 701 ha, Kuzey Carolina’da 230 ha ve Washington’da 84 ha’da yaban mersini yetiştiriciliği yapılıyordu. Yabani tavşan gözü (V. ashei) seçimlerinin değerlendirilmesi 1939’da Gürcistan’da başladı, kontrollü çaprazlamalarından ardından 1950’de ‘Callaway’ ve ‘Coastal’ ve 1960’da ‘Tifblue’ ve ‘Homebell’ çeşitleri ortaya çıktı.

Sıcak iklimler için yüksek çalı tipi türlerin gelişimi 1948’de Florida’da başladı. Yabani yaban mersini türü V. darrowi, Dr. Coville tarafından geliştirilen Northern Highbush çeşitlerinin arzu edilen meyve verme özelliklerini korumaya çalışırken, düşük vernalizasyon gereksinimini sağlamak için ebeveyn olarak kullanıldı. Bu çeşitlerden ilki ‘Southern highbush’, ‘Sharpeblue’ ve ‘Floridablue’ olarak 1976 yılında piyasaya sürülmüştür.

Daha yakın zamanlarda, yüksek çalı ve alçak çalı (V. angustifolium) melezleri, kar örtüsünden korunan, kısa boylu (‘yarı-yüksek’) çalılar vermiştir. Bu çeşitlerden ilki 1968 yılında Michigan’da, ‘Northland’ adıyla, diğerleri ise 1983’te Minnesota’da, ‘Northblue’ ve ‘Northsky’ adlarıyla piyasaya sürüldü. Fredrick Coville, yüzyıl sonra ABD’deki yetiştiricilere 500 milyon dolardan fazla kazandıran 25.500 hektara yayılan yaban mersini hayal edebilir miydi?

Peki Bizde Ne Zaman Kültüre Alındı

Osmanlı’da

Bu kısmı olduğu gibi wikipedia‘dan aldım. 1879 tarihli Osmanlıca bir belgede, henüz bugünkü çay bitkisinin yetiştirilmediği bir tarihte, Rize’deki ormanlarda, kırlarda ve halkın bazılarının bahçelerinde bol miktarda keşfedilen bir tür çay ağacından bahsedilmektedir. Bu belgeye göre yöre halkı bu bitkiyi, emek ve akça sarf ederek terbiye edip yapraklarını kilosu on mecidiye karşılığında satmaktadır. O zamanın hükûmeti tarafından gümrük vergisi alınan bu çaya benzeyen bitkiden, ayrıca orman vergisi de alınmak istenmektedir. Rusya Hükûmeti bu bitkiden vergi namına bir şey almadığından bu çayların kaçak olarak yurt dışına çıkacağından endişe duyulmaktadır. Trabzon valiliğinin yazısı üzerine Osmanlı Hükûmeti bu bitkiden örnekler istiyor. Orman Bakanlığı’nın da kontrolünde olmak şartıyla bunun yararlı olup olmadığı araştırılıp ondan sonra tarımının yapılmasına ve yaygınlaştırılmasına teşebbüs edilmesi tavsiye olunmuştur.

Günümüz Türkiye’sinde

Vaccinium cinsi içine giren birçok tür Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere Marmara ve Doğu Anadolu Bölgesinin bazı yerlerinde doğal olarak yayılım göstermektedir. Yerel halk tarafından çok farklı isimlerle tanınan yabani Vaccinium‘ların kültüre alınan çeşitleri “blueberry” adıyla tanınmaktadır. Meyvelerinin mavi renkli olmasından dolayı bu ismi alan ve çok yararlı olan bu üzümsü meyve Doç. Dr. Dr. Hüseyin ÇELİK tarafından “MAVİYEMİŞ” olarak Türkçe’mize kazandırılmıştır. Çok hızlı bir şekilde üretilerek satışa sunulan maviyemişler dünyada en popüler meyvelerden biri iken ülkemizdeki yetiştiriciliği 2000’li yılların başında Osman Nuri YILDIZ’ın getirdiği ilk maviyemiş fidanları ile Rize’de Doç. Dr. Hüseyin ÇELİK tarafından başlatılmıştır. Vaccinium cinsine giren, maviyemiş ile akraba olan ancak tarımı yapılmayan bazı yabani bitki türlerinin doğal olarak yetiştiriciliği Karadeniz Bölgesindeki insanlar tarafından bu türler likapa, yer likapası, dal likapası, ligarba, lifos, lifor, yayla liforu, kaskanaka, çela, ançera, motsvi, göğen, mahabak, merhauk, ayı üzümü, çoban üzümü, çalı çileği veya enir adlarıyla tanınmaktadır. Vaccinium cinsine giren bu yabani meyveler yerel halk tarafından doğadan toplanarak taze meyve, kuru meyve veya reçel olarak tüketilmiş ancak 2000’li yıllara kadar tarımsal çalışmalara konu olmamıştır.

Kaynak:
www.linkedin.com/pulse/birth-blueberry-julien-rocherieux/ [Erişim: 04/11/2022]
https://italianberry.it/en/2021/02/05/110-anni-di-mirtilli-la-storia-del-dr-coville-e-di-elizabeth-coleman-white/ [Erişim: 04/11/2022]